Gri renkli modern dünya.
Andreas, otobüsle bir şehire geliyor. Nereden geldiği ve
nerede olduğu belli değil. Bu şehire
geldiği ilk gün ev sahibi oluyor ve bir muhasebeci olarak işe alındığı
söyleniyor. Ardından sevgilisi ve yeni arkadaşlar etrafında yaşamı
şekilleniyor. Andreas, yaşadığı yerde sorunların olduğunu farkediyor ve kaçış
yolunu aramaya başlıyor.
Jens Lien yönetmenliğinde
çekilen bu Norveç yapımlı film, gösterildiği dönemde Cannes Film Festivalinden
ödülle ve bol övgülerle dönmüştür. İntihar oranlarının yüksek olduğu bu
İskandinav ülkelerinde genelde travmalar yaşayan karakterler yoğun bir şekilde
filmlerde işlenmekte. Sorun yaratan adam, bir yanıyla distopik bir evren içinde
gelişmekte olsada, Modern dünyanın insanın yaşamak için temel aldığı olguları
anlatıyor.
Film, otomatikleşmiş ve yapay bir öpüşme sahnesi ile
başlıyor. Her hangi bir duygunun belirmediği bu
başlangıç sahnesi filmin devamı için kafamızda bir çok durumu ortaya
çıkarıyor ve yönetmenin filmi ikiye bölmek gibi bir tercih yaptığını filmin
ilerleyen sahnelerinde fark ediyoruz. Andreas, yeni doğan bir bebek gibi
getirildiği evrende yaşamaya devam ederken, bir yandan da yaşamı algılamaya ve
sorular sormaya başlıyor. İçtiği biranın hiç bir etkisi olmuyor. Sarhoş
olamıyor. Yemeklerinin hepsinden aynı tat geliyor. İlgi duyduğu kadınlarla
yaşadığı ilişkide duygu yok. Parmağını kesiyor ama hiç bir şey olmamış gibi bir
anda yenisi çıkıyor. Bu dünyada günlerce trenin altında ezilip, pestilin çıksa
bile ölmek diye bir şey yok. Bulduğu kaçış yolunda duyduğu müzik, aldığı koku
ve yönetmenin filmin içinde hiç fark ettirmediği çocuk özlemi ortaya çıkıyor.
Andreas, çıkardığı sorunlar karşısında yerine bir başkası konuluyor. Andreas
ise bulduğu kaçış yolunda devam ediyor. Sonunda sistem tarafından yakalanıyor.
Ve ona söylenen söz filmin mottosunu ortaya çıkarıyor. ‘’Burada herkes mutlu
Andreas.’’
Modern dünyanın içinde debelenen insanın mutlu olması için
sistemin veya insanların geliştirdiği yöntem, bir eve, bir eşe ve bir kadına
sahip olmaktır. Bu dünyada acı çekmek, romantizm, ağlamak yasaktır. Kısacası
hissetiğini yaşarsan öteki olur, dışta kalırsın. Mutlu olmak sana verilenlerle
değil, senin isteklerinle olursa, çok kötü bir yerde bile hayata yeniden
başlayabilirsin.
Den Brysomme mannen (
Sorun Yaratan Adam )
Yönetmen: Jens Lien
Senaryo: Per Schreiner
Oyuncular: Trond
Fausa, Petronella Barker, Per Schaanning
Yapım: Norveç
Neden
izlenmeli: Mutlu sorunlar yaratmak için.